12 Nisan 2013 Cuma

Kardeş Kavgaları Neden Olur?

Kardeşler arasındaki geçimsizlik, anlaşamama birden fazla çocuğu olan nerdeyse bütün ebeveynlerin dertli oldukları bir konudur. Ebeveynler sürekli bu durumdan yakınmakta ancak bir türlü buna bir çözüm bulamamaktadırlar.

Ebeveynler kardeş kavgalarına bir çözüm bulmak istiyorsa, işe bu durumun çok doğal olduğunu kabullenerek başlamalıdırlar. Aksi halde kendileri çok strese girerler. Strese girdikçe de sabırları tükenir ve çocuklarının ufak tefek yaramazlıklarını bile tolere edemez hale gelirler. Anne-babanın bu gergin hali çocuklara yansır, çocuklar ise gerildikçe birbirleri ile uzlaşmakta daha da zorlanırlar.

Ortada bir sorun olduğunda sağlıklı bir çözüme ulaşmak için, genellikle, ilk önce sorunun asıl kaynağını/nedenini bulmamız gerekir. Ancak, mevzu bahsi kardeş kavgaları olduğunda kavganın asıl nedenini bulmak çoğu zaman işe yaramaz. Çünkü çocukların kavga etmesinde illaki mantıklı bir neden olmaz. Bazen çok basit bir olay bile kardeşi ile kavga etmesine yol açabilir. Hatta bazen ortada neden yokken, sırf can sıkıntısından kavga ederler.

Kardeş kavgalarını ortadan kaldırmaktansa, bu kavgaların sıklığını ve olumsuz etkilerini en aza indirmek daha ulaşılabilir bir hedeftir. Bunun için ise ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir takım hususlar vardır:

“Ebeveynler olaya hemen müdahale etmemelidirler”

Çocukları arasında herhangi bir anlaşmazlık olduğunda anne-baba, öncelikle çocukların kendilerinin bu durumu çözmesi için onlara fırsat vermelidirler. Sadece kardeş ilişkilerinde değil, arkadaş ilişkilerinde ya da başka herhangi biri ile olan ilişkisinde de bu böyle olmalıdır. Bu sayede çocuklar problemlerle baş etmeyi, sorunlara çözüm üretmeyi öğrenirler.

Bir kişi ile yaşadığı anlaşmazlığı sürekli annesi çözen çocuk, elbetteki hep annesine güvenir. Oysa ki amacımız çocuğun kendine güvenmesini sağlamaktır. Bu gibi çocuklar annesinin olduğu ortamlarda aslan kesilirken, onun olmadığı ortamlarda çok çekingen ve ürkek olurlar.

Bir kimsenin hakkını araması, yeri geldiğinde sonuna kadar savunması, bazen ise pişmanlık duymadan feragat etmesi ya da bir şeye hakkı olmadığını kabullenmesi onun problem çözme becerilerini arttırır. Problemlerini çözdükçe kendine güveni gelir, benlik saygısı artar. Diğer kişilerle daha sağlıklı ilişkiler kurar.

Ebeveynin olaya müdahale etmesini gerektiren bir kaç istisnai durum vardır: Birincisi, olayda şiddet varsa anne-baba mutlaka vakit geçirmeden müdahale etmelidir. İkincisi, ebeveynin fırsat vermesine rağmen anlaşmazlığın hala devam etmesi ve çocukların ortak bir çözüm yolunda buluşamaması durumudur. Üçüncü ise, ortada bariz bir haksızlık varken ebeveynin olaya kendisinin bizzat tanık olması durumudur. Bunlar dışında mümkün olduğunca ebeveyn olaya karışmamalıdır.

“Ebeveynler olayda hakem rolü almamalıdırlar”

Ebeveynin olaya müdahalesinden kasıt, onun haklıyı haksızı ayırt etmesi değildir. Bu tek bir durumda işe yarar; eğer ki ebeveyn olaya en başından itibaren şahit olduysa. Ancak, çoğunlukla ebeveyn olayın başını bilmez, genellikle gürültüyü duyarak çocukların bulunduğu mekana gider. Böyle bir durumda ise hakem olmak yarar sağlamaktan çok zarar getirir.

Anne-baba olaya şahit olmadan çocuklardan dinleyerek hakemlik yaptığında işin içinden çıkılması oldukça güç bir hal alır. Çünkü çocukların herbiri kendince haklı olduğunu iddia edecek ve ebeveyni buna inandırmaya çalışacaktır. Ebeveyn olayın aslını bilmediği için bu durum vakit kaybından başka bir şey olmayacaktır. İçlerinden birisinin dediği aklına yatar ve ebeveyn onu kabul eder ise olay farklı bir boyuta taşınacaktır. Haklı haksızdan ziyade, “ona inandın, bana inanmadın/onu seçtin, beni seçmedin” tartışmasına dönüşecektir. Artık ebeveyn de olayın içine dahil olmuştur.

“Çocuklara fırsat verilmesine rağmen aralarında uzlaşamazlarsa ebeveyn yaptırım uygulamalıdır”

Çocuklar kendi aralarında meseleyi çözemediklerinde, anne ya da babadan biri yanlarına gidip bir anlaşmaya varamadıkarı takdirde karşılaşacakları durum konusunda çocuklara uyarıda bulunmalıdır. Daha sonra hala tartışma devam ederse bahsi geçen durum uygulanmalıdır. Bir örnek üzerinden konuyu açıklayalım:

Televizyonda izleyecekleri program konusunda anlaşamayan iki kardeşi ele alalım. Burada, ebeveynler öncelikle araya girmemeli ve çocukların kendilerinin meseleyi halletmesi için onlara zaman vermelidir. Ancak meseleyi çözemiyorlarsa bu sefer anne gidip bu şekilde tartışmalarının kendisini rahatsız ettiğini ve problemlerini kendi aralarında halletmelerini söylemelidir. Bu esnada çocukların kendilerini savunmaları ya da birbirlerini suçlamalarını dinle memelidir. Onlara kısa bir süre verip, bu süre içerisinde ortak bir çözüm bulamazlarsa televizyonu kapatacağı ve o akşam için televizyon izleyemeyecekleri konusunda uyarmalıdır. Gerekirse anne çözüm alternatifleri konusunda çocuklara yardımcı olabilir. (Bugün abinin, yarın kardeşin istediği programı izlemesi. İkisinin de keyif alacakları ortak bir aktivitenin seçilmesi...) Çocuklar hala tartışmaya devam ederse anne dediğini yapmalı ve o akşam için televizyonu kapatmalıdır. Bu, paylaşılamayan bir oyuncak...vs gibi problemlerde de etkili olur.

Çocuklar farklı etkinliklerle ya da oyuncaklarla oyalanmalarına rağmen yine de birbirini kızdırabilir ve kavga çıkarabilirler. Böyle bir durumda ise ebeveynleri, onları birbirleri ile aynı ortamda kavga etmeden durmayı başarıncaya kadar farklı odalara gönderebilirler.

ÖZETLE;

Kardeş kavgaları ya da anlaşmazlıkları normaldir ve sanıldığı kadar olumsuz bir olay değildir. Bu sayede çocuklar birbirleri ile geçinmeyi, anlaşmayı, uyum sağlamayı, paylaşmayı, kendini savunmayı, olayları yönetmeyi, durumları idare etmeyi...vb yaşamda işine yarayacak bir çok beceriyi kazanır.

Kavga ya da anlaşmazlıklar olaya şiddet karıştığında ya da ebeveynin psikolojisini ciddi anlamda bozacak kadar yoğun olduğunda anormal bir hal almaya başlamış demektir. Bu durumda uzmanlardan gereken destek alınmalıdır.

Önümüzdeki hafta kardeş kavgaları konusu ile ilgili sorulara cevap verilecektir.

Psikolog Canan Cantürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder